Bizim Lezzetler

 

Türkiye’de yemek zenginliği bambaşka. Çeşitli nedenlerden dolayı güzel yemeklerimiz hak ettikleri ilgiyi göremiyor. Ama lezzet ve kalitesinden ödün vermeyen mekanların ürünleri zaman içinde tanınıyor. Güzel yemek mutluluk hormonlarının salgılanmasına neden oluyor. Zigana pidesi, kapalı pide, Antep lahmacunu, Tokat kebabı, nohutlu işkembe yahnisi, hünkar beğendi, Bursa’nın İskender’i, Edirne’nin yaprak ciğeri, Eskişehir’in çiğ böreği ve son yıllarda bir lokanta zinciri haline gelen simidimiz başlı başına birer lezzet kaynağı.

Bizim mutfağımızı hep ağır olmakla suçlama kolaylığına kaçanlar yağlı ve kremalı soslarla sunulan Fransız yemeklerini, un, irmik ve hamurdan ibaret İtalyan yemeklerini anlatırken yere göğe koyamıyorlar. Neyse ki su akıp yolunu buluyor.

Deniz Ürünleri de Cabası

Yıllık deniz ürünleri ve balık tüketimimiz çok az olmasına rağmen hepsinin lezzeti rakipsiz. Örneğin torik lakerda muhteşem bir tat. Sanki balıktan lokum yapma sanatı. Sardalya, Karadeniz’in kalkanı, Ege’nin taş barbunyası, Gökçeada’nın ıstakoz ve langustu, Akdeniz’in lagosu gerçekten kategorilerinde dünyanın en iyisi.

Ahtapot ve kalamar ise rakipsiz. Dünyanın bütün ünlü şefleri biliyor ki Anadolu lezzet dolu. Fast food türünden bir türlü ayıramadığımız çocuklarımıza hiç olmazsa anne usülü balık ekmek sunabilsek. Bu arada lahmacun bile hala pizzaya fark atıyor.