Arşimet’e Dair
Arşimet, astronom bir babanın oğlu, bir aristokrattı. Bununla birlikte yaşamının ilk safhalarına dair bilinenler azdır. Dönemin Yunan sömürgelerinden, kıyı kasabası Sicilya’da doğmuş. Bir süre Mısır’ın İskenderiye’sinde yaşamış. Eserlerinden bazıları. Yunanlılar ve Araplar tarafından Orta Çağ’a aktarılmış ve Romalı tarihçi Plutarch, hayatından bir takım sahnelerin günümüze kadar gelmesine kapı aralamış.
Arşimet neden önemli derseniz, bunun tek bir cevabı var: Matematik, statik ve hidrostatik alanlarında yaptıklarının üzerine, 1500 yıldan bu yana bir şey koymayı başarabilen olmadı!
Neler mi yaptı? ‘Çemberin Ölçümü’ isimli çalışmasında bir çember ile çapı arasındaki oranı gösteren o meşhur pi sayısını (3,142) çok küçük bir hatayla hesaplayan ilk kişi olmuş; silindir ve diğer geometrik şekillerin alan ve hacimlerinin nasıl hesaplandığını ortaya çıkarmış; günümüzde özellikle gemilerde biriken suları çıkarmak için kullanılan ve kendi adını taşıyan Arşimet vidasını tasarlamış; bitmedi mancınığı keşfetmiş (ki bu icadıyla özellikle Romalıları canından bezdirmiştir); ağır yükleri korkulu bir rüya olmaktan çıkaran makara ve kaldıraç sistemlerini geliştirmiştim. Ve unutmadan; yaşadığı dönemin bilimsel verilerini kullanarak, evrenin kaç kum tanesi ile doldurulabileceğini bile hesaplamaya kalkıştığını da ekleyelim.
Makara ve kaldıraç düzeneklerini keşfetmesinin ardından övünmek için sarf ettiği ortaya atılan ‘Bana bir dayanak noktası verin, size dünyayı hareket ettireyim’ özdeyişi ile tarihe geçen Arşimet, her ne kadar dünyamızı sallayamasa da, yüzlerce işçinin denize indirmek için ter döktüğü koca koca gemilerin kolayca suya indirilmesini sağlamıştı.
Newton ve Gauss ile birlikte matematik liginin en iddialı oyuncularından biri olarak gösterilen Arşimet, kendi döneminde usta, bilge adam ya da büyük geometrici olarak anılıyordu.
Tüm vaktini problem çözmeye ayıran Arşimet, kendini rakamların dünyasına öyle kaptırıyordu ki, rivayetlere göre, çoğu zaman yemek yemeyi bile unutuyordu. Modern zamanların defter ya da tahta gibi imkanlarından mahrum olsa da, eline geçen her yeri, sönmüş bir yangından arta kalan küllerden, kumsallara kadar, her düz ortamı, geometrik şekillerle dolduruyordu.
Günümüze ulaşan şöhretinin büyük bir kısmını Sìrakuza (Syracuse, İtalya’nın güneyinde bir yerleşim bölgesi) Kralı Hierro ile dostluğuna borçlu olan Arşimet, kralın problemlerine çözüm bulduğu için sarayın iltifatına fazlası ile mazhar olmuştu.
Arşimet’in bulguları saymakla bitmez. Elips, silindir, hiperbolid, parabolid, küre ve benzeri geometrik cisimleri tanımlamakla kalmayan Arşimet, aynı zamanda bunların hacimlerini de başarıyla hesaplamıştır. Hesaplamada kullandığı yöntemlerin belli bir sistematiğe kavuşması, ancak 18. yüzyılda Leibniz ve Newton gibi büyük matematikçilerin diferansiyel hesabının temel kavramlarını ortaya koyması ile olacaktır. Yunan rakam sisteminden hoşnut olmayan Arşimet, daha büyük rakamları daha kolay ifade edecek tarzda kendine özgü bir rakam sistemi geliştirmeyi de ihmal etmemiştir.
Sarayındaki bu bilim adamının olağanüstü buluşlarından fazlası ile etkilenen Kral, Arşimet’in potansiyelinden askeri amaçlı olarak faydalanmayı ihmal etmez ve himayesindeki bu bilgeden şehri savunmaya yönelik silahlar da geliştirmesini ister.
Milattan Önce 212’de Romalı General Marcellus, Sirakuza’yı ele geçirmek için hem karadan hem de denizden harekete geçer. Ama askerleri şehrin önlerine geldiğinde mıhlanmıştır adeta.
Şehri savunan surların ardından Arşimet’in tasarımı olan mancınıklar Romalı askerlerin üzerine devasa taşlar savurmakta, yine parlak zekasının ürünü olan vinçler, Roma gemilerini balık gibi suda yakalayıp silkelemekte, (Bu orada tüm bu bilgilerin, tarihçi Plutarkhos’un abartılı anlatımlarından süzüldüğünü de hatırlatalım), surların içine yerleştirdiği yaylardan fırlayan onlarca ok Romalı askerleri tarumar etmekteydi. Şehri bir anda alamayacağını gören Marcellus, kuşatmada karar kıldı.
Sekiz ay sonra şehre girmeyi başaran Romalı askerler, Arşimed’i yine kendinden geçmiş bir şekilde kumda figürler çizerken buldular. Götürmek istedikleri bilge, çalışmasına müdahale edildiği için askerleri tersleyince, içlerinden birinin kılıç darbesi ile oracıkta can verdi.
Bununla birlikte Plutarch, bilgenin ölümüyle ilgili iki farklı senaryo daha nakleder. Buna göre Romalı bir asker kılıcını çekip öldürmek için koşarak arkasından geldiğinde, Arşimet hiç aldırmadan çalışmasına devam etmiş ve kılıcın hedefi olmuş ya da güneşin büyüklüğünü hesaplamak için kullanacağı çemberler, açılar ve matematiksel aletlerle Sirakuza’mn yeni sahibi Marcellus’un huzuruna giderken, kendisinin mücevher taşıdığını sanan askerler tarafından öldürülmüştür.
Rivayetler muhtelif. Bununla birlikte kesin olan şu ki; henüz Milattan Önce 250’de hayata geçirdiği ‘Küre ve Silindir Hakkında” isimli çalışmasıyla küre ve silindirin hacimlerinin hesaplanmasına kapı açan formülü insanlığa sunan, ‘Yüzen Cisimler” isimli eseriyle suyun kaldırma prensibini vücuda getiren, iki ve üç boyutlu geometride küre, çember ve spirallerle ilgili onlarca eser veren ve ancak kendisinden 2 bin yıl sonra resmen isimlendirilecek olan integral hesaplarının felsefesini henüz antik çağda kurmayı başaran Arşimet, günümüz medeniyetinin alkışı hak eden mimarlarından biri olmayı başarmıştı.